“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

15 Nisan 2011 Cuma

mevlanam cehennemi hatırlattı....

Put bir testide gizli kara sudur.
Nefsi, muhakkak olarak o kara suyun pınarı bil.
O yontulmuş put, kara sel gibidir.
Put yapan nefis, anayolda bir pınardır.
Bir taş parçası yüz testiyi kırar ama pınar suyu durmadan kaynar.
Put kırmak kolay, gayet kolaydır. Fakat nefsi kolay görmek cahilliktir.
Ey oğul, nefsin misal ve sûretini istersen yedi kapılı cehennemin kıssasını oku!
Nefsin her anda hilesi var, her hilesinde yüzlerce Firavun,
Firavun’a uyanlarla boğulmuş!
Mûsâ’nın Tanrısına ve Mûsâ’ya kaç;
Firavun’luk ederek îman suyunu dökme!
Ahad ve Ahmed’e yapış, ey kardeş, ten Ebucehl’inden kurtul!

7 cehennem...
1- Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünnî âlimlere göre burası günahkâr mü'minlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de 77 ayette geçmektedir.
2- Lâzâ (alevli ateş): "Hâlis ateş" anlamına gelen kelime Kur'an'da bir yerde geçmekte ve "bedenin iç organlarını söküp koparan" diye nitelendirilmektedir.[1]
"Hayır ( onu azabdan kurtarmaz) Çünkü o Cehennem alevli bir ateştir."
(el-Meâric: 70/15)
3- Saîr (çılgın ateş): "Tutuşturmak, alevlendirmek" anlamındaki sa'r kökünden sıfat olup, Kur'an'da 17 ayette yer alır.
Kur'an'da çoğunlukla cehennemin bir adı olarak, bazen de "tutuşturulmuş, alevli ateş" manasında kullanılmıştır.
"O şeytanlara (ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık."
(el-Mülk: 67/5)
Ayrıca on beş ayette daha bu isimle geçmektedir.[2]
4- Sakar (kırmızı ateş): "Şiddetli bir ısı ile yakıp kavurmak"
anlamındaki sakr kökünden isimdir. Dört ayette cehennem kelimesi yerine kullanılmış, bunlardan Müddessir: 74/28-29. ayetlerde "yaktığı şeyi tüketircesine tahrip etmekle birlikte sönmeyip yakmaya devam eden ve insanın derisini kavuran" şeklinde nitelendirilmiştir.
"Hem ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem)."
(el-Müddessir: 14/27)
5- Hâviye (uçurum): "Yukarıdan aşağıya düşmek" anlamındaki hüviy
kökünden isim olan hâviye, "uçurum, derin çukur" manasına gelir.
Kur'an'da sadece bir yerde[3] zikredilmiş ve ayetin devamında
harareti yüksek ateş diye izah edilmiştir.
"O, kızgın bir ateştir." (el-Kâria: 101/9-11)
6- Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı): "Kırmak, ufalayıp tahrip etmek" anlamındaki hatm kökünden olup, "'ın yüreklere kadar tırmanan tutuşturulmuş ateşi" diye açıklanmıştır.[4]
"Şüphesiz o, Hutame’ye (ateşe) atılacaktır." (Hümeze: 104/4)
7- Cahim (yanan kızgın ateş): "Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi
yüksek ateş" anlamında olup 26 ayette ve bazı hadislerde geçer.
Kur'an'da daha çok cehennem yerine, birkaç ayette de "tutuşturulan
yakıcı ateş" anlamında kullanılmıştır.
"Küfredenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar
Cahim'in yarânıdırlar." (el-Mâide: 5/10)[5]
Kur'an'da cehennem için kullanılan başka kelime ve
terkipler de mevcuttur.
Azabu’l-Harik: Beş ayette "azâbü'l-harîk" (yakıcı, ateş, yangın azabı) cehennem için kullanılır.
Hamim: 12 Ayette geçen "hamîm" (kaynar su) cehennemdeki azap türlerinden biri olmak üzere, bunun, cehennemliklere içirileceği ve başlarından aşağı döküleceği beyan edilir.
Semûm: Temas ettiği şeyi zehir gibi etkileyip dokularına işleyen sıcak rüzgâr anlamındadır. Cehennem azabının türlerinden olmak üzere iki ayette geçer.
Siccin: Hapishane, derin çukur anlamındaki "Siccîn" kelimesinin cehennemin veya oradaki vadilerden birinin adı olduğu kabul edilir.
Gayy, Veyl: Azıp sapmak anlamındaki "ğayy" kelimesi ile, yazıklar olsun, vay haline! anlamındaki "veyl" kelimesinin cehennemdeki bir kuyu, dağ veya vadinin adı olduğu da belirtilir.
İslam âlimleri, cehennemin yedi kapılı (yedi tabaka) oluşu üzerinde durmuşlardır. Ebussuud'a göre kapıların daha az veya daha çok değil de yedi oluşu, oraya girmeye sebep olan vasıtaların, yani beş duyu organıyla, şehvet ve gazap temayüllerinin toplam aynı sayıda olmasıyla ilgilidir. Elmalılı ise şöyle bir yorum yapmaktadır: İnsanın mükellefiyet organları beş duyu ile birlikte kalp ve tenasül uzvudur. Manevî anlamdaki kalp kapısı açık olursa kişi doğru yoldan yürüyerek cennete girer, aksi takdirde yedi organ, mükellefi yedi çeşit azaba sürükler. Nitekim cennet ehlinden söz eden ayetlerde onların kalplerinde kin ve kötülüğün bulunmadığı ifade edilir.[6]
Hâviye, uçurum, derin çukur demektir. Hâviye adlı cehennemin derinliğini düşün! Dünyadaki şehvetlerin, nefsânî isteklerin derinliklerinin bir sonu olmadığı gibi, Hâviye'nin de derinliğinin sonu yoktur.[7]
[1] Meâric: 70/15-16. [2] 22/4; 31/21; 34/12 vs.
[3] Karia: 101/9.[4] Hümeze: 104/4-7.
[5] M. Sait Şimşek, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/281.
Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.
[6] Hak Dini, K. Dili, Eser Y. c 5, s. 3066.
[7] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.

Cehennemdeki ateş;herkes ateşini kendi götürür.....
TEVBE YA RAB,ŞEFAAT YA RESULALLAH,HİMMET EFENDİM...

Hiç yorum yok: