“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

29 Mayıs 2008 Perşembe

hatim töreni...



küçücük yaşında Kur'an-ı Kerim'i öğrenmeye ve bitirmeye
karşı gösterdiği gayretin küçük bir karşılığı olarak
geçen pazar hatim töreni düzenledik yiğenim için.
bu pasta da onun için,kurabiyeler de benim ikramım..
sofrada türlü çeşit ikram vardı ama çocukların ençok
dikkatini çeken bu pasta ve kurabiyeler oldu... :))

ıslak kurabiye,


malzemeler;
1 paket margarin(oda sıcaklığında yumuşamış)
3 çorba kaşığı kakao
2 yumurta
1 su bardağı şeker
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar un
şerbeti için;
1 su bardağı şeker
2 su bardağı soğuk su
(şeker suyun içinde kaynatılmadan eritilir.)
tüm malzemeler karıştırılır,yumuşak bir hamur elde edilir.
ister kalıpla ister elle şekil verilip önceden ısıtılmış fırında
pişirilir.fırından çıkınca soğuk şerbete batırılıp tepsiye dizilir,
kalan şerbette üzerine dökülür.istenirse üstü hindistan
ceviziyle süslenir...

renkli kurabiyeler;



malzemeler;
1 paket margarin(oda sıçaklığında yumuşamış)
7 yemek kaşığı pudra şekeri
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket vanilya
aldığı kadar un
kırmız gıda boyası
bonibon
tüm malzemeler karıştırılıp yumuşak bir hamur
elde edilince hamur ikiye ayrılır,ve yarısı 1 çay kaşığı boya
ile renklendirilir,şekil verilip bonibonla süslenir....
afiyet olsun :))

22 Mayıs 2008 Perşembe

ahşap boyama...

El emeği göz nuru dedikleri sadece el işi değildir elbette ki ;
küçük fırça darbeleri ve biraz hayal dünyası kullandığımız
eşyalara farklı bir bakış kazandırıyor.
hobby olarak başladığım,evimi süslediğim bu tebessümlü objeler
evime gelip beğenenler tarafından satın alınmaya başlanınca hobbyi
geçerek bana ekmek parası :)) kazandırmaya başladı
Ve artık küçük bir sanal sergi yapabilirim herhalde.
Bakalım sizlerde beğenecekmisiniz ;))

anahtarlık,


vazo,


kayınvalidem için çay tepsisi,


annem için kahve tepsisi,


bir sürü tepsi boyadım ama evimize bir tek bu kaldı,


büyük çay tepsisi,



ekmek kutumuz ve ekmekliğimiz,


içi bölmeli,kabartmalı takı kutusu,


farklı amaçlar için rölyef pasta ve dekopaj
tekniği kullanarak hazırlanmış kutular,


kalpli takı kutusu,


tombak;osmanlı eserlerinde gömme taş olarak veya
bakır-çinko alaşımından yapılmış bayrak tepelikleri,
şamdanlar olarak kullanılırmış.
bende resim tamamlama tekniği ile tombağı
duvar süsü olarak kullandım,


ev şeklinde anahtarlıklar,



askılık,


dümdüz cam bir tepsiydi,biraz süsledim :))


cam vazoyu ve tabağıda süsledim :)))


seramik üzerine çini işlemeli çeşm_i bülbül,
bu iddalı bir çalışmaydı seramiğin ham halini
görünce eşim lavabo için kullanacaktı......;))
ama şimdi salonun baş köşesinde...:))

11 Mayıs 2008 Pazar

anne günü....



anne olmasa da her kadın potansiyel annedir,
tüm kadınların anneler günü kutlu olsun......

çok klasik ama sadece bir güne sıkıştırılmış
kutlamalardan hiç haz etmem hele de bu anneler
günü yada babalar günü gibi günlerse yada sevgililer günü..
hele anneler günü,anne çok özeldir, arada mesafeler olsada
elimize diken batsa etkisini yüreğinde hisseden kişidir anne...
böyle bir kişiye senede bir gün alınan hediyelerle yapılan
kutlamalar,tabiri caizse devede kulak gibidir..
önemli olan yaşamımızı onlara of bile demeden,
rızalarını kazanacak şekilde geçirebilmektir...
kocaman bir hediye paketindense,
sevgiyle söylenmiş bir iki söz daha değerlidir.....
onları kaybetmeden değerlerini anlayabilmekse çok
daha önemli,çünkü kaç yaşında olursak olalım yaşamımızın
her anında onların sevgisine,ilgisine ve desteğine muhtacız........



3 Mayıs 2008 Cumartesi

kız evi naz evi.........


dün akşam hayırlı bir iş vardı annemlerde..
kardeşimi istemeye geldiler...
ama olay sitkoma dönüştü ortamın gerginliğinden,
habire pot kırıldı,derin sessizlikler oldu arada sonra
biri bir konu ortaya attı,ardından herkes cansimidi
gibi konuya yapışıp görüş beyanında bulundu,ardından yine
bir sessizlik sonra yine bir konu....
konularda dedim ya ne olursa,sesli çalışan asansör,beyaz ve
sarı ışıklı lamba ve faydaları,öss,çay,fındık(babanem trabzonlu,
erkek tarafıda rizeli olunca bu konu biraz uzun sürdü;)),
ne olursa yani...
erkek tarafı sadede gelmeye çalıştıkça bazen ustaca
bazen apaçık belli ederek değiştirilmeye çalışıldı konu...
dün birkez daha anladım ki evlatlar ne kadar büyürse büyüsün
ailenin gözünde hep küçük kalıyor,kardeşim benim gözümde
bile öyle,onu evli bir hanım olarak düşünemiyorum....
gece boyunca defalarca herkes birbirinin ismini yanlış söyledi,
hatta damat adayımızın kardeşi bile kardeşimin
adını yanlış söyledi,babam eşimi büyük damadım diye
tanıştırdı sonra yani tek damadım dedi,ardından eşimin
çalıştığı yeri yanlış söyledi Allah'tan mesleği doğru hatırladı,
sonra ikide bir mutfağa gelip kardeşime bak şimdi istemesinler
vermem deyip durdu ,annem bir ara koltukta fenalık geçirdi,
en komiğide zaten herkes gergin otururken ışıkların gitmesi oldu,
kaldık mı öyle maile karanlıkta...
bunlar şimdi aklıma gelenler daha türlü çeşit gariplikler;
tabii bu gariplikler en çok kardeşimi ve damat adayını yordu,
kardeşim gece sona erene kadar diken üstünde gibiydi,
damat adayı ise içerde annesinin yanında kızarıp bozararak oturdu,
ama tatlı hatıralar bunlar hep hatırlanacak....
ve sonunda söz sadede geldi ;(daha doğrusu bir boşluk
anınında damat adayının babası pat diye konuya girdi,
çünkü bizimkilerin ustaca manevrası sonucu saat 10.30 olmuştu,
ama onlar hala konuya girememişti) kızımızı istediler,
verdik mi HAYIR,babannem kısaca biz bi düşünelim dedi,
eee kız evi naz evi...