“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

7 Nisan 2011 Perşembe

bahar..

bir sevda pınarı sonsuz
gül olur sümbül olur
gönül bahçesinde açar
'yoldaş olalım ikimiz'
rüzgar seslenir umut dolu
ürperir yağmur damlası
dost yüreğinde yeşerir coşku
bir bulut gülümser pembe
varlıkla yokluk arasında
gerçek mi?düş mü?
bütünleşir acıyla sevgi
yaprak olur,çiçek olur
BAHAR DALINA DÖNÜŞÜR İNSAN
'GEL DOSTA GİDELİM GÖNÜL'
(E.Tanaltay)

eski defterleri karıştırdım,hüzünler,kavuşmuşluklar birbirine
karıştı.ne hüzünler bitti,ne hasretler..
sadece şakil değiştirdiler,başka hasretler eklendi..
ömür böyle bir şey galiba......
ilk 97 yılında not almışım şiiri,yoğun acılar,hasretler zamanıydı.
şimdi o zaman hasretini çektiğime kavuştum,yoldaş olduk ikimiz,
beraber dostun yollarına düştük elhamdülillah.
ama şiiri yeniden okuyunca hasretlerim depreşti,özlemlerim
tazelendi.o zamanlar tek biri vardı kavuşmayı istediğim..
herşey değişecekti kavuşunca..kavuştuk.
............................
şimdi gönlüme sevgisi düşen tüm dostların hasretini çekiyorum.
yeni sevdalara yelken açtı gönül,daha yücelere..
sevgiyi öğrenince genişledi kalbim,tek bir kişilik değil gönlüm
kocaman kalabalıkları barındırabilir içinde.
çook sevdim ama çok,sevdikçe genişledi kalbim,şimdi herşeyi seviyorum.
heran yeniden sevmeyi öğreniyorum..
'seni seviyorum'cümlesini çok kullanmam sıradanlaşır diye
yazmışım eski defterlere,ne cahillik şimdi biliyorum ki
sevgi söyledikçe özelleşiyor,güzelleşiyor,çoğalıyor...
baharın güneşi kıpırdattı içimi,neşeliyim,sevgi doluyum..
seviyorum....çok seviyorum.....

3 yorum:

nghnca dedi ki...

elhamdülillah pınarıma bahar gelmiş....dün görürüm demiştim göremedim seni...

pınar dedi ki...

gitmekten çekindim derslere bir süre,ne yüzle gidecem diye,şimdi türlü çeşit engeller gitmemi engelliyor.daha şimdiden cumarteside çarşambada derslere gelemiyeceğim belli....
bahar öyle güzelki,istemesemde geldi girdi gönlüme,ısıttı içimi,tazeledi...

miniciiik dağlardan biri dedi ki...

Eşim olma, karım ol!
Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler. Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler? … Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir.Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür… Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla. Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…