“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

17 Şubat 2011 Perşembe

hayatın içinden...

bizim küçük yiğenin(nam-ı diğer yunus emre)
kur'an töreni vardı dün elhamdülillah.
abisinin hatim yaptığı ve cümbür cemaat
hatta abartılı(komşular sünnet yaptığımızı sanmışlardı)
kutladığımız gün sanki dün gibi.(her anını haketti ama
hatta fazlasını,yaşıtları başka havalardayken
kabe özlemiyle,kabeli anahtarlıkla uyurdu,
medineye hasret çekerdi,umreye giderken ne olur
beni de götürün diyişini unutamam,
hala da öyle,8 yaşının savrukluğuyla sallansa da
içi hasret dolu elh.yunusumuz da abisi gibi,
8-9 aylıktı umreye gittiğinde,ama konuşmaya
başladıktan sonra nerde kabe görse ben oyaya dittim derdi)
ikisinin sevgisi de kocaman kalbimde...
küçücük yaşlarında EHLİ KUR'AN oldular elhamdülillah,
annelerinden Rabbim razı olsun,onun çabaları..
yavrular şimdi farkında değiller ama
(annelerin kıymeti neden bilinmez ki).....
ikisi de yaşayan KUR'AN olurlar inşaallah,
cümle MUHAMMED(sav)ümmetinin evlatlarıyla beraber....
ufaklık henüz hatim etmediği,sadece kur'an'a geçtiği için
çok abartmadık bu sefer;),kreşteki sınıfı,öğretmenleri,
ananesi,babanesi,ben(yani yenge),abisi arasında kutladık.
(tamam biraz abarttık,salonu sünnetten kalma süslerle
süsledik,tavanı boydan boya balonla kaplamışlar akşamdan,
2 tane pasta vardı;meyveli,çikolatalı_bizim ki ikisini de
istemiş_ ve bir sürü ikram ve en abartılısı da bunlara
abartılı tepkiler veren abartılı çocuk sesleriydi,
belki de abartılı detayların arasındaki en güzeli...)
bir sürü güzel şarkı söylediler bize minik yürekler,
bazılarının sözlerini burda gördüm...
en çok sevdiğimi de aşağıya yazdım.
bugün birkez daha yeniden çocuk olmak istedim,
çocuk olup yeniden böyle büyümek...
(hayır düşmemeliyim yine,
bana kararlanan tam bana göre olan)

Nur yüzlüm Gül kokulum canım Efendim
Sensiz hayat ne zor, sensiz hayat ne çekilmez
Seni çok seviyoruz Efendim
Seni bir ben değil bütün kainat seviyor Efendim
Gül yüzlü rüyalarım sensiz çok sessiz,
günlerim sensiz çok sıkıcı
Özledik seni Nur Yüzlüm Özledik Seni gül kokulum
Bugün Senin o güzel adın anılıyor
Biliyormusun Efendim ne zaman canlı bir gül görsem
hep Sen gelirsin aklıma
Senin o gül kokulu terin gelir aklıma
O güllere bakınca gözlerim nemlenir
Akar toprağa gözyaşlarım
Korkuyorum gül kokulum, korkuyorum
sana iyi bir ümmet olamamaktan korkuyorum
Efendim ne olur gel, gel rüyama gir
Benimle konuş, benimle muhabbet et
Senin o güzel, o tatlı sesini ben de duyayım
Senin o nur yüzünü bende göreyim
Efendim , Sen Muhammed'sin,
sen Mustafa'ların en hası Mahmut'ların
en kıymetlisisin
Sen en önemlisi bizim Peygamberimizsin
Ne olur bize darılma Efendim
Seni seviyoruz Efendim
Sana yazdığım duygularımı
bu mektupta açıklamaya çalıştım
Kabul eder misin ya Rasulallah !
çocuklardan dinlerken daha bi güzel,daha bi anlamlıydı...

çocuklar aynadır demişti ablam,salt nefistir.insan kendini saklar nefsinin istediklerini bastırır,dışarı nasıl gözükmek istiyorsa öyle gözükür demişti.oysa çocuklar tam tersi neyseler onu yansıtıyorlar.bazen içimdekinin kelimelere dökülüşünü bilmiş ufaklıklardan dinliyorum hayretler içinde.....
bir de hemen hepsi kişisel gelişim uzmanı sanki.kime nasıl davranacaklarını,kime neyi yaptıracaklarını öyle güzel biliyorlar ki kullanıldığımı hissediyorum çoğu zaman yanlarındayken ama tepe tepe kullanılmak da istiyorum...ALLAH için aldanmak güzeldir der ablam,ben bunun anlamını yiğenlerin yanında en iyi anladım(yani inş. anlamışımdır)
birini sevindirmek için aldanmak,aldanmış gözükmek...
dün güzeldi herşey elhamdülillah,herşeyi sonuna kadar hakediyor,erkenden başladığı için kur'an yolculuğuna.ama bizim ufaklığın halleri de görülmeye değerdi doğrusu,gün onun günü olunca içindeki canavarda çıktı
bazı bazı dışarı,tatlı tatlı..
evlerine gitttiğimde balonlarla süsledikleri salonu daha bir şenlendirdim,perdeye kapıya varıncaya kadar süsledim sonra çağırdım yunusu gözlerindeki şaşkınlık pırıltısını görmek için...
geldi beyimiz baktı şöyle bir ve ''biz zaten süslemiştik'
zavallı annesi'oğlum,biz sadece balon astık,
bak yengen neler yapmış'
'oğluumm'!!(çoktaan odasına geri döndü)
nimet bolluğu,şükürsüzlük,yokluk,farkındalık.
normalde yaptıklarımın bir tanesiyle sevinçten peşimde dolanırdı,nimet şımarığı mı oldu ne??
(ya ben,yılmadım daha bi süsledim,_dış kapının dışını_tekrar söyledim beyimize,gel de bak,diye;'hıı güzel olmuş'bu kadar. 5 yaşında ki çocuğun sevgisiyle şımarmak için amuda kalkıp süsleyecektim salonu nerdeyse,ben pervane oldukça o hissizleşti sanki.)
annesiyle günler öncesinde başlamış pazarlığı,arkadaşlarım gelince bizde kalsın diye(hatta 5 gün!)geldiler,yediler,içtiler,biraz oynadılar veee
kulağıma sessizce'yenge ne zaman gidecekler,senin aldığınn(burası işin damar kısmı)oyun hamurlarıyla oynamak istiyorum'
'ayıp oğlum,senin için geldiler ama'
'sıkıldımm'
'biraz daha sabır'!!!(çocuğa böyle dedim yaa)
beyimiz pervanelerden sıkılmıştı,ilgi odağıydı,üzerinde padişah kıyafeti vardı,çookk tatlıydı(o da bunu biliyor),arkadaşları şapkasını bir kere takabilmek için sıraya girdiler...bir sürü hediyesi oldu,dünya kısa bir süre için de olsa etrafında döndü,abisi arkadaşları gidince oynatmak istedi oyuncaklarıyla(normalde bağıra çağra ağlar,abim benle oynamıyo diye)
beyimiz tüm hepsinden sıkıldı,abisiyle oynamak yerine yanlız oynamak istedi,herşey tersten yaşandı,abisi üzüldü bu sefer benimle oynamıyoo diye.bir ara beni istedi yanına 'yengee gel'(gelebileymisin derdi normalde)
'ben bilgisayay oynayken beni seyyet'!!!!!!
arkadaşları giderken mutluydu,padişah kıyafetini her fırsatta çıkarmak istedi,şapkasını hem takmak istemedi hem arkadaşlarının takmasını istemedi,meyveli pasta diye tutturmuştu ama çikolatalıdan da vazgeçememişti,sonuç ikisinden de alındı,gülen yüzlü meyveli pasta şiddetle istendi,tadına bile bakılmadı...
hediyeler kısmı daha bir garipti;
normalde küçük hediyelerle mutlu olan çocuğun
hepsi birbirinden güzel çeşit çeşit hediyeler karşısındaki sevinci anın ötesine geçmedi,hatta hediyelerden birini ben bunu beğenmedim diye geri verdi arkadaşına,ki asla böyle yapacak bi çocuk değildir,hediyelerin tümü yerlerdeydi sonrasında...
(hediyeler verilirken baktım araya kaynayacak benim ki de vermedim sakin bir zamanı bekledim,ilk fırsatta da küçük!!bir seramoniyle verdim hediyemi,tam sevinçle sarılırken yiğenimle birbirimize
babanesi yanımıza geldi,oğlumun hediyesini veremedim bende diye,çıkardı altın taktııı,benim hediye yine yalan oldu yani,altın!_oyun hamuru(kalıplısındandı ama:).benimkiler ne acaba şımarıklık mı,kıskançlık mı,ilgi odağı olmak istemek mi,neyse ne gözleme devam,ne olduğumu gösterirler bana nasılsa)
15 tatilde yusufla(büyük yiğen) beraber 5 gün geçirdik..
hem çok güzeldi,hem zor ama en çokda düşündürücü...
başını kuma gömdüğün yerlerde gerçeklerin küçük bilmişler tarafından yüzüne vurulması,korkutucu....
bilgisayar oynarken 'ne çok zaman harcadık dimi'
ev temizlerken'her yer zaten temiz'(bazen gerçekten lüzumsuzken abartılı temizlikler yapıyorum)
'dayıı sen niye gitmedin markete de yengemi yolladın!!'_pazar günü sabah markete gitmiştim,market anılarımı anlatırken birara hep beyler vardı markette demişim._
'sen hiç olmazsa çay içiyosun,ama yengem akşama kadar hiç oturamıyor'_bu da samiye bir akşam eve gelip 'ohh ne güzel evdesiniz tüm gün'(yan gelip yatıyosunuzun kibarcası)demiştide canım yiğenim lafı yapıştırdı.
konuştuklarımız arasında hep söyleyecek bir şeyi var hem de
en çarpıcı,en damardan yerlerden.....
onlarla beraberken anneliğin zorluğunu,tüm çabalarının
nasıl kıymetsiz olduğunu da birkez daha görüyorum...
annelikten başka her sıfat lüks çocuk için....
pasta yaptık beraber mesela,(uydurma,paldır küldür,gerçekten basit bir pasta)o kadar çok sevindi ki,bir dolu bişey söyledi,bir ara annesine kızdı,zavallı görümcem gerçekten çabalayan,çırpınan bir anne,
ben annen daha güzelini yapar benimkisi çok basit deyince,'o daha söz verdiği tiramisuyu!! yapmadı dedi'yaaa!!(benim annem de çabalardı,evimizde hep güzel yemekler olurdu,hatta burun kıvırırdık,lisedeyken komşumuzn kızıyla çok samimiydik,bir akşam yemeği beraber yiyelim dedi annem pide yaptı,yaa onun annesi evde pide bile yapıyor,akşam masaya oturduk beraber hepsi ve babaları iltifat yağmurunda pideler geldi önümüze;ekmek dilimlerinin üzerine kıymalı harç sürülüp fırına verilmiş,pide dedikleri buymuş :\zavallı annem kahvaltıya yapardı bunu bize bir kere bile pide demedik ve hiç iltifat etmedik,basit bişeydi çünkü!herkes yapardı;nimet boluğuyla büyümek,ebrularınkimi iyiydi bizimkimi;şimdi ebrunun annesinin yaptığı doğruymuş diyorum benim annem harcandı aramızda,tıpkı görümcem gibi;evde ekler,pastaneden alınmış gibi pastalar yaptığı için tiramusuyu geciktirince gözden düştü...)
birde ablamın hep dediği pasta teorisini birkez de biz ispatladık.beraber yaptığımız pastayı dolaba kaldırırken çikolataları gördü yusuf ve istedi
bende çikolata yerse akşama pasta yiyemeyeceğine dair türlü çeşit açıklama yaptım,onca konuşmanın,telkinin ardından,
'ben zaten pasta yemiycem,çikolata istiyorum'
akşam pasta ortaya geldiğinde
'yengee bana büyük dilim koyarmısın!'
hani yemiyecektin??
insan da böyle demişti ablam,cennet akşam yenecek pasta gibi,dünya da çikolata...pastaya ulaşmaya daha var olduğu için,vazgeçilebiliyor,çikolatalar yenmeye başlıyor...
pasta ortaya gelince de en büyük,en güzel dilim isteniyor....
amelsiz cennet talebi gibi,yada cehennemliklerin geri döndür daha güzelini yapalım dedikleri gibi....
'yenge lütfeenn,yarın hiç çikolatada pasta da yemiyeceğim'....
yarın;
'yengee kendimi iyi hissetmiyorum,bi çikolata mı yesem acaba'
'hani yemiyecektin!!'
?????
kıvranmalar,küçük emrah bakışıyla çikolatalara bakmalar,
teste kafasını verememeler...tek düşüncesi çikolata ve pasta oldu bir ara ve inanırmısınız yiyince rahatladı.
çünkü akşam yarın yemem derken,yememeye değil,anı kurtarmaya niyetliydi....
..........
off ne çok yazmışım...yazmak açıyor insanı,deşiyor,hatırlatıyor..
farkında olmayı nasip eder RABBİM hepimize inş.
'Hayatım İbret Aynası'kitabını okumadım daha,ama bu aralar o kitaba dair iştiyakım arttı..hayata anlamlı gözlerle bakmak,hayatı okumak lazım...
hayatın içinde ki her şey bizim için...

3 yorum:

cnfc dedi ki...

evet uzun bi yazı ama bir solukta okudum pınarcım. okurken gözümde de canlandırdım. hem tebessüm ettim hem kafamı salladım bazı bazı evet diye.. eline sağlık..

nghnca dedi ki...

ne denir ki...her şey bizim için...

pınar dedi ki...

ceren;ben de yazarken senin hisslerin gibi yazdım,kah tebessüm,kah gözyaşı ama ençok da kabul ediş....
nagihan;aynen öyle,herşey bizim için..