“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

20 Kasım 2011 Pazar

cehalet mutluluktur!




















akşam izlediğimiz bir filimde karşılaştığı olayların garipliği karşısında uykuları kaçan bir polis;'cehalet aslında mutlulukmuş,eskiden yaşadığım dünyayı anladığımı sanıp bebek gibi uyurdum şimdi dünyanın gerçek yüzünü gördükçe uyuyamıyorum'tarzında bir cümle kurdu.bende çakan şimşekler,tefsir derslerinden sonra çoktan uykuyu döneği kaybetmeliydim aslında,gözyaşı yoldaşım,dua sığınağım olmalıydı ama...
cehennemin korkusundan uyuyamıyorum demiş bir mübarek(ismini hatırlayamıyorum),tanıyorum,biliyorum bu korkuyu yakinen,12-13 yaşlarındaydım geceleri uyuyamazdım,kıyamet korkusundan,haberleri dinleyemezdim,gecelerim gözyaşı ve duayla geçerdi,namazın,duanın sığınak olduğunu o zamanlar farketmiştim sonra geçti hepsi,dünya sarıp sarmaladı,mutlu oldum arkadaşlarımla!!ailemle!,kardeşlerimle!kıyafet derdim oldu,dersler hedefim...sonra üniversiteye hazırlanırken tekrar baş gösterdi korkularım,namaz yoktu hayatımda o zamanlar göğsüm daralırdı,nefes alamazdım korkardım hem de çok,namaz girdi yeniden hayatıma ozamanlar,rahatladım,nefes almaya başladım,sonra tümüyle değişti hayatım.islamı öğrenmeye başladım,evlendim.bundan 11 sene öncesi,korkularım öğrendiklerim karşısında şiddetlenmişti,gökgürültüsünün sesiyle benzimin sarardığını evin içinde oradan oraya koşuşturduğumu hatırlıyorum,Salaten Tüncina duası sığınağımdı,hemen hergün okurdum.sonra Hatice Ablayla derslere başladım,azaldı korkularım yavaş yavaş,olması gerekektiği gibiydi halim başlarda ama sonra kaçtı ipin ucu.Rabbin Rahmetini gaflet olarak yorumladı nefsim,körleşip sağırlaşmaya başladım sanki.derslerin etkisi akşama kalmamaya başladı,sarhoş gibi çıktığım derslerin akşamı-sabahı ahh! ve vahh!larla devam etti hep.cehalet öğrendiklerin karşısında hiçbir şey yapmamak galiba.oysa 'biz size ağır bir yük yükledik'diyor Rab.benim halimse yükün mahiyetini öğreneyem taşırsam taşırım taşıyamazsam.....
öyle karmakarışığım ki hayat devam etmeli haliyle beraber,
çıkamıyorum içinden içimden...
2 ay olmuş bloğa yazı yazmayalı,taşınmak,yerleşmek...aslında ne çok şey var yazmak istediğim,ama bomboş geliyor şimdi herşey.yaşadığın hayata alışmak,unutmak,insana verilen en büyük ceza,buraları geçebilenler evliya.hayatımın kırılma noktalarını bulmaya çalışıyorum şimdi.okulda çocuklar kıyameti,alametlerini,kabri anlatmamı istediler,ablama sordum napayım diye,senden bunu istemeleri garip olmuş pınar sen korkarsın dedi.ama ben korkmadım,okudum,araştırdım anlattım,normal bişeyler anlatır gibi,anlattım geçti...neleri kaybediyorum yaşadığım hayat içinde,nelere alışıyorum,farkındalığım yok olmak üzere sanki...
herkes kendi hidayeti için,ihtiyacım olana beni hidayet et diye içten,yanarak Fatiha Suresini çokça okumalı dedi ablam.farkında,bilerek yaşamak ihtiyacım galiba.Huzeyfe(ra)namaz kılan(yatıp kalkan)bir adam görünce ne zamandır böyle namaz kılıyorsun diye sormuş,40 sene diyince adamcağız bu namaz seni hiç bir yere götürmez!...namaz farkındalığına ihtiyacım var,kainata bakışımı çevirip,gönül gözümle ayetleri okumaya ihtiyacım var.o zamanlar bulunduğum halden çıkmak için çok çabalamıştım,o zamanları özleyeceğimi hiç düşünmezdim ama korkuyla,gözyaşıyla uyanık geçen gecelere ihtiyacım var,öğrendiklerimle amel etmeye,hayatımı islam üzere yeniden şekillendirmeye,bolca duaya ve dua edebilmeye ihtiyacım var...

                       

4 yorum:

nghnca dedi ki...

bilmem ki pınar,hangi halin Rabbe hoş gelir,sen muhabbetini atlamışsın,gözlerinden taşan muhabbetini....
tasavvufa ilk girişte telvin olurmuş,renklenme yani,olağanüstü güzellikler,rüyalar,tat,aşk,uçar gibi bir hal...Sonra bu haller geçer temkin hali gelirmiş,sessizlik,sadelik,hiç bişeylik,daha normal,ve asıl hal buna rağmen istikamet,ayrılmadan devam....

a.c dedi ki...

deli gibi coşup taşmak ve yanmak için arada bir sönmek, küle dönmek de lazım. insana yüklenen ağır yükü taşımak için arada bir soluklanmak belki. belki okyanusun değerini anlamak için arada bir de küçük bir çay olmak öyle akmak lazım. bilmem belki bu dediklerim avuntudur, en doğrusunu Allah bilir. Ama kendini dışarıdan göremiyor insan. Nagihan'ın dediğine katılıyorum. gözlerinden taşan muhabbet orada duruyordu dün tanıştığımızda:) Halimizi çaremizi Allah bilir. Dua ile

cnfc dedi ki...

ben de bayramda bu aralar ölüm ve kabir hakkında okumaya ihtiyac duyuyorum" dediğimde, benden önde giden biri olarak "ceren, bu hal de geciyor ve etkisi azalıyor zamanla" demiştin. okudum ve etkisinin eski halimdeki gibi olmadığını fark ettim., senin dediğin gibi. ben de cocukca "o zaman daha etkili ve siddetli bişeyler okuyayım" dedim. dedim ama hala senin bahsettiğinden farklı bir duruma gecemedim. öylesine durup "peki" deyip beklemeli, bize denileni "sus"arak yapmalı ve görmeli mi acaba neler gösterecek zaman? "hal"lerin tanıdık geliyor ama sen daha önden gidensin.. Allah yar ve yardımcımız olsun..

pınar dedi ki...

nagihan,Rabbim yolundan istikametinden ayırmasın,muhabbet,insan sevdiği için her cefaya katlanır,kuru sevgi bir yerlere götürürmü?...
hilal,Rabbim gayretimizi,çabamızı artırsın,suyu çekilmeye yüz tutmuş küçücük bir dereyim şimdi Rabbim azim versin de coşup çağlayan bir şelale olayım taşkınca,hızla deryaya koşan,sen böyle yazınca şelaleyle denizin kavuşması canlandı gözümde,ne kadar büyük olursa olsun,şelale denizde yok olmak için çağlar...bilmem ki...
ceren,insan kendini dışardan göremiyor demiş ya hilal,işte öyle...beslendiğimiz kaynak aynı ya hamdolsun,bazen ben önce imtihan oluyorum bazen siz...bolca dua Rabbim gönül bağımızı muhabbetimizi önce kendinden,Efendimizden,büyüklerimizden,birbirimizden ayırmasın...