“Hiçbir ayna, tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı. Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi.
Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki, bozulmaktan kurtul!”

4 Mart 2011 Cuma

mesneviden...


Mayıs böceği daima pislik taşır durur.
Bu yüzden de gül suyundan bayılır.
Onun ilacı yine pis kokulu şeylerdir.
Çünkü ona alışmıştır, onunla hall ü hamur olmuştur.
Nasîhatçiler de, kasvetli kişiyi, kendisine bir kapı açılması,
iyileşmesi ve şifa bulması için hikmetli güzel sözlerle,
amberle, gülsuyu ile tedavî etmek isterler.
Kime öğüdün güzel kokusu fayda vermezse,
muhakkak o, kötü kokulara alışmıştır.
Sen de nurdan, öğütten, iyilik ve güzellikten nasîbini al!..
Burnunu pisliğe sokma da, mayıs böceği olma!
İNSAN OL, İNSAN!..." (Beyit: 278-281)
Sabah meltemi; gül, karanfil ve nadîde çiçeklerini
açmış bir bahçe üzerinden eserek geçtiği zaman,
nefis, leziz ve gönüllere bahar ferahlığı veren
kokularını estiği yerlere alır götürür.
Gönül erleri, salihler ve arifler de kalplerindeki
muhabbet, aşk ve vecdlerini sohbetlerine taşırlar.
Kalplerindeki esrarın nuru cemaate akseder.
İn'ikas ve insibağ (boyanma) neticesinde
kabiliyyet ve istidada göre gönüller
feyz ve hakikatin nuru ile dolar.
Eshab-ı Kehf'in Kıtmîr'i bir köpek olduğu halde,
sadıklarla beraberliğinin ve onlara mağara kapısında
sadakatle bekçilik etmesinin bereketi ile cennete girecektir.
Mevlana (k.s.) bu vakıayı şöyle anlatır:
"Eshab-ı Kehf'in köpeği ki, o cezbe (feyz-i ilahî)
sayesinde murdarlıktan kurtuldu.
Ve padişahların sofrasının başına oturdu."
"O köpek Eshab-ı Kehf'in sohbetini ihtiyar eylemiş
olduğu için mağara kapısı önünde çanaksız, çömleksiz
olarak rahmet-i ilahiyye suyunu arifler gibi içti."
Teaffün etmiş (kokuşmuş) mezbele ve leşler üzerinden
geçip gelen bir meltem de, onların mülevves kokularını
alarak etrafa yayar, nefesleri tıkar ve ruhları daraltır.
Kulluk lezzetinden mahrum fasıkların meclislerinde de
çevrelerine kasvet yayılır. Onlar da birbirlerinin
kasvetleri ile hem-hal olurlar.
Kasvetlerinin yarenliği ile lezzetlenirler........
''MEZARLIĞA GİTDE BİR MÜDDET SESSİZCE OTUR...
ORADA SUSMUŞ SÖYLEYENLERİ BİR DİNLE...''
("İnsan Ol! İnsan!" /Osman Nuri TOPBAŞ & bir testi su)
cumartesi öncesi biraz ironik oldu bu beyitler,
üstüne birde hocanın dizeleri;
CÜMLEYE ŞU DENİ ALEM SAFA OLUR
YARDAN AYIRIR DA BİZE CEFA OLUR
YAR ELİNDEN SUNULAN ACI KADEHLER
ZEHR OLSA ZAKKUM OLSA BİZE BAL OLUR
kahrında hoş,lutfunda hoş...
hepsi bu ,gerisi boş...(e.cebecioğlu-seheriyat3)
koca bir ahhhh demek geldi içimden,sonra
tekrar açtım kitabı,
AH ÇEKERİM AMA NE DİYE AH ÇEKERİM BİLİRMİSİN?
GÜCÜM BİTTİĞİ YERDE DURU AH ÇEKERİM BİLİRMİSİN?
gücümün bittiği,gücüm olsaydı yapardım dediğim
yerlerde tevekkül imdat oldu bana.(e.cebecioğlu-seheriyat3)
ve sonra(daha bakamayacağım)
MEYVE OLGUNLAŞIR YENMESİ HOŞ OLUR
HAM MEYVE YENMEZ HEDER OLUR HOR OLUR
KAMİL VELİNİN SOHBETİ DE BÖYLEDİR
SOHBETİ HUB OLUR GÖNÜLE NUR OLUR..
nursuz koyma bizi YA RAB!
amin.....(e.cebecioğlu-seheriyat3)
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

3 yorum:

nghnca dedi ki...

ne deyim.ahh...

pınar dedi ki...

ahh...ya
geceden hazırladılar ama,içmesi çok zor oldu bugünü,takıldı kaldı sanki boğazıma....

dedi ki...

mevlana söyler de güzel olmaz mı?

bir davette bulunmak istiyorum size inşaAllah
blogumuzda bir hediye etkinliğimiz var katılırsanız severiz
http://la-illa.blogspot.com/2011/02/hediye-etkiniligi-hakknda-duyuru.html